Metin Ünsal'ın Sanatı Üzerine
Metin Ünsal’ın sanatında, kullandığı tekniklerin artan çeşitliliğine rağmen korumayı başardığı güçlü bir dil birliği görülür. Pentür ile başlayan yolculuğunda önce üçüncü boyuta, sonra da dijital ortama taşıdığı formlar, hemen her mecrada algılarımızı kuşatmaya ve bizimle farklı kanallardan iletişim kurmaya devam eder. Ünsal’ın kendi kuşağındaki sanatçılarda nadir görülen bu özelliği, onun yıllar içinde adım adım süblime ettiği kadın-ruh imgesini evrensel ve zamansız bir düzleme taşır. Öte yandan sanatçının farklı dönem yapıtları arasında kurulan bu dil birliği, mücadelesindeki ısrarın ve kararlılığın belki de en önemli göstergesidir.
Ünsal’ın temel söylemi süreç boyunca aynı kalmakla birlikte her aşamada biraz daha evrilir, gelişir ve genişler. Bundandır ki her bir sergi, bu söylemi oluşturan farklı bir kavramın altını çizer ve bunlar yan yana geldikçe sanatçının öz cümlesini inşa etmeye ve onda yeni açılımlar yaratmaya devam ederler. Sergi serisinin ilki olan “Hasar” kadın-ruhların üzerinde doğdukları andan itibaren birikmeye başlayan acı katmanlarına dikkat çekerken, “Bedel” başlıklı ikinci sergi bu kederli ruhların aldıkları hasar karşısında kendilerine yabancılaşma süreçlerine odaklanır.
Ünsal’ın kadın-ruhlarını genellikle boşlukta süzülürken görürüz; çünkü aldıkları hasar ve ödedikleri bedel sonucunda sarsılan benlik algıları, üzerine basabilecekleri sağlam bir zeminin oluşmasını engeller. Üçüncü sergi “Boşlukta” da adını onların bu yitik, kimliksiz ve dayanaksız hâllerinden alır. Ancak tüm bu olumsuz saptamalar, hiç umudun olmadığı anlamına gelmez. Tam tersine, Ünsal’ın en büyük motivasyonu, durumu değiştirebilecek akılcı bir eylemselliğin mümkün olduğuna duyduğu sarsılmaz inancıdır. Sanatçı Uğur Engin Deniz iş birliğiyle gerçekleştirdiği 3D animasyon, hologram etkisiyle kadın-ruhların içsel devinimlerini görünür kılar. Sergide ilk kez karşılaştığımız bir diğer öge olan resimlere tutunmuş heykel-ruhlar ise bize kendi yaşam yolculuklarından birer kesit sunar. Bu kesitler yer yer soyut ve belli belirsiz, yer yer okunaklıdır. Ancak her biri, bu kadın-ruhların içinden geçtikleri akışa tanıklık etme ve kendilerini ifade etme isteklerinin bir göstergesidir. İçine düşülen boşluğun ifade bulduğu o an, aynı zamanda eylemsizliğin yerini yavaş yavaş devinime bırakmaya başladığı andır. Kadın-ruhlar, yitip giden benlikleriyle acaba yeniden buluşabilecek midir? Ünsal’ın sanatı, işte bu sorunun yanıtını aramaya devam ediyor.
İpek Yeğinsü, 2022
Metin Ünsal’ın sanatında, kullandığı tekniklerin artan çeşitliliğine rağmen korumayı başardığı güçlü bir dil birliği görülür. Pentür ile başlayan yolculuğunda önce üçüncü boyuta, sonra da dijital ortama taşıdığı formlar, hemen her mecrada algılarımızı kuşatmaya ve bizimle farklı kanallardan iletişim kurmaya devam eder. Ünsal’ın kendi kuşağındaki sanatçılarda nadir görülen bu özelliği, onun yıllar içinde adım adım süblime ettiği kadın-ruh imgesini evrensel ve zamansız bir düzleme taşır. Öte yandan sanatçının farklı dönem yapıtları arasında kurulan bu dil birliği, mücadelesindeki ısrarın ve kararlılığın belki de en önemli göstergesidir.
Ünsal’ın temel söylemi süreç boyunca aynı kalmakla birlikte her aşamada biraz daha evrilir, gelişir ve genişler. Bundandır ki her bir sergi, bu söylemi oluşturan farklı bir kavramın altını çizer ve bunlar yan yana geldikçe sanatçının öz cümlesini inşa etmeye ve onda yeni açılımlar yaratmaya devam ederler. Sergi serisinin ilki olan “Hasar” kadın-ruhların üzerinde doğdukları andan itibaren birikmeye başlayan acı katmanlarına dikkat çekerken, “Bedel” başlıklı ikinci sergi bu kederli ruhların aldıkları hasar karşısında kendilerine yabancılaşma süreçlerine odaklanır.
Ünsal’ın kadın-ruhlarını genellikle boşlukta süzülürken görürüz; çünkü aldıkları hasar ve ödedikleri bedel sonucunda sarsılan benlik algıları, üzerine basabilecekleri sağlam bir zeminin oluşmasını engeller. Üçüncü sergi “Boşlukta” da adını onların bu yitik, kimliksiz ve dayanaksız hâllerinden alır. Ancak tüm bu olumsuz saptamalar, hiç umudun olmadığı anlamına gelmez. Tam tersine, Ünsal’ın en büyük motivasyonu, durumu değiştirebilecek akılcı bir eylemselliğin mümkün olduğuna duyduğu sarsılmaz inancıdır. Sanatçı Uğur Engin Deniz iş birliğiyle gerçekleştirdiği 3D animasyon, hologram etkisiyle kadın-ruhların içsel devinimlerini görünür kılar. Sergide ilk kez karşılaştığımız bir diğer öge olan resimlere tutunmuş heykel-ruhlar ise bize kendi yaşam yolculuklarından birer kesit sunar. Bu kesitler yer yer soyut ve belli belirsiz, yer yer okunaklıdır. Ancak her biri, bu kadın-ruhların içinden geçtikleri akışa tanıklık etme ve kendilerini ifade etme isteklerinin bir göstergesidir. İçine düşülen boşluğun ifade bulduğu o an, aynı zamanda eylemsizliğin yerini yavaş yavaş devinime bırakmaya başladığı andır. Kadın-ruhlar, yitip giden benlikleriyle acaba yeniden buluşabilecek midir? Ünsal’ın sanatı, işte bu sorunun yanıtını aramaya devam ediyor.
İpek Yeğinsü, 2022