Kare Sanat, 2019’u “Spekülatif Mekanlar” başlıklı grup sergisiyle karşılıyor. Günümüz sanatçılarından Burcu Aksoy, Can Aytekin, Çağla Sel, Monika Bulanda, Murat Germen, Seher Uysal ve Seydi Murat Koç’un resim, fotoğraf ve video gibi farklı tekniklerdeki yapıtlarının yer aldığı ve küratörlüğünü İpek Yeğinsü’nün üstlendiği sergi, güncel sanatta mekan kavramına yönelik yaklaşımların disipliner ve kavramsal çeşitliliğini irdelemeyi; izleyiciyi bu farklı önermelerin yarattığı karmaşık yapının ortasında bırakarak, ona zihinsel ön kabullerini sorgulayabileceği bir alan sunmayı amaçlıyor.
Mimarinin sınırlarını net olarak belirlediğini iddia ettiği fiziksel mekanlar, günümüz sanatçıları için çoklu anlam katmanlarına yönelik araştırmaların temel çıkış noktalarından biri olmayı sürdürüyor. İçlerine aldıkları, dışarıda bıraktıkları, dayattıkları, temsil ettikleri, simgeledikleri, yansıttıkları ve soğurduklarıyla mekanlar, göründüğünden çok daha muğlak ve geçirgen sınırlara sahip; üstelik bu sınırlar, dijital mekan kavramının ortaya çıkışıyla daha da büyük bir hızla çözünmeye ve dönüşmeye başladı. Mekanın sürekli parçalanıp yeniden birleşen ve tanımını tanımsızlıkta bulan akışkan imgesi bir yandan sanatçılar için yeni deney alanları açarken, diğer yandan gerek içsel, gerek toplumsal çatışmaların en belirgin görünürlük düzlemlerinden biri haline geliyor. Doğal ile insan yapımı, kırsal ile kentsel mekanlar arasında yoğun olarak duyumsadığımız gerilimlerin yanı sıra, özellikle zaman boyutunun devreye girmesiyle bellek ve tarihsellik, iktidar ve güç ilişkileri gibi kavramlar mekanın ne olduğuna dair tartışmalara güçlü bir biçimde dahil oluyor.
Bu süreçte mekan, öznenin sınırlarını da kendi uğradığı çözünmenin içine çekerek, bireyin bütünlüğünü onun kendi zihinsel karmaşası üzerinden tehdit eder duruma geliyor ve böylece “spekülasyonların” tam ortasında duran bir el bombasına dönüşüyor. Sergi, mekanın bu spekülatif karakterine odaklanarak, onun üzerinden işleyen diyalektiğin farklı bireysel ve toplumsal yönlerini gözler önüne seriyor. (basın bülteninden)
Kare Art Gallery welcomes the year 2019 with the group exhibition “Speculative Spaces”. Featuring works created in various techniques like painting, photography and video by contemporary artists Burcu Aksoy, Can Aytekin, Çağla Sel, Monika Bulanda, Murat Germen, Seher Uysal and Seydi Murat Koç and curated by İpek Yeğinsü, the exhibition aims at exploring the disciplinary and conceptual variety of contemporary artistic approaches to space; by leaving the viewer in the midst of this chaotic structure with multiple propositions, it intends to offer him a platform for questioning his mental assumptions.
Physical spaces and their architecturally deterministic boundaries continue to remain as one of the main departure points for contemporary artistic research addressing multiple layers of meaning. With what they welcome in, leave out, impose, represent, symbolize, reflect or absorb, spaces have much more vague and permeable boundaries than meets the eye; with the birth of the idea of digital space, these boundaries began to dissolve and transform at an even higher pace. While this fluid, continuously deconstructed and reconstructed image of space and its definition in ineffability generates new areas of experimentation for the artists, it also emerges as one of the primary contexts of visibility for both internal and social conflicts. In addition to the familiar and intense tension between the natural and the human-made or the rural and the urban spaces, concepts like memory, historicization and power relations make a strong appearance in the debates surrounding the definition of space, particularly thanks to the involvement of the dimension of time.
During this process, the space also pulls the human subject into its own dissolution, threatening his integrity through his own mental complexities and thus becomes a grenade standing in the very midst of “speculations”. By focusing on the space’s speculative character, the exhibition illustrates the various individual and social aspects of the dialectic emerging around it. (from the press release)
Mimarinin sınırlarını net olarak belirlediğini iddia ettiği fiziksel mekanlar, günümüz sanatçıları için çoklu anlam katmanlarına yönelik araştırmaların temel çıkış noktalarından biri olmayı sürdürüyor. İçlerine aldıkları, dışarıda bıraktıkları, dayattıkları, temsil ettikleri, simgeledikleri, yansıttıkları ve soğurduklarıyla mekanlar, göründüğünden çok daha muğlak ve geçirgen sınırlara sahip; üstelik bu sınırlar, dijital mekan kavramının ortaya çıkışıyla daha da büyük bir hızla çözünmeye ve dönüşmeye başladı. Mekanın sürekli parçalanıp yeniden birleşen ve tanımını tanımsızlıkta bulan akışkan imgesi bir yandan sanatçılar için yeni deney alanları açarken, diğer yandan gerek içsel, gerek toplumsal çatışmaların en belirgin görünürlük düzlemlerinden biri haline geliyor. Doğal ile insan yapımı, kırsal ile kentsel mekanlar arasında yoğun olarak duyumsadığımız gerilimlerin yanı sıra, özellikle zaman boyutunun devreye girmesiyle bellek ve tarihsellik, iktidar ve güç ilişkileri gibi kavramlar mekanın ne olduğuna dair tartışmalara güçlü bir biçimde dahil oluyor.
Bu süreçte mekan, öznenin sınırlarını da kendi uğradığı çözünmenin içine çekerek, bireyin bütünlüğünü onun kendi zihinsel karmaşası üzerinden tehdit eder duruma geliyor ve böylece “spekülasyonların” tam ortasında duran bir el bombasına dönüşüyor. Sergi, mekanın bu spekülatif karakterine odaklanarak, onun üzerinden işleyen diyalektiğin farklı bireysel ve toplumsal yönlerini gözler önüne seriyor. (basın bülteninden)
Kare Art Gallery welcomes the year 2019 with the group exhibition “Speculative Spaces”. Featuring works created in various techniques like painting, photography and video by contemporary artists Burcu Aksoy, Can Aytekin, Çağla Sel, Monika Bulanda, Murat Germen, Seher Uysal and Seydi Murat Koç and curated by İpek Yeğinsü, the exhibition aims at exploring the disciplinary and conceptual variety of contemporary artistic approaches to space; by leaving the viewer in the midst of this chaotic structure with multiple propositions, it intends to offer him a platform for questioning his mental assumptions.
Physical spaces and their architecturally deterministic boundaries continue to remain as one of the main departure points for contemporary artistic research addressing multiple layers of meaning. With what they welcome in, leave out, impose, represent, symbolize, reflect or absorb, spaces have much more vague and permeable boundaries than meets the eye; with the birth of the idea of digital space, these boundaries began to dissolve and transform at an even higher pace. While this fluid, continuously deconstructed and reconstructed image of space and its definition in ineffability generates new areas of experimentation for the artists, it also emerges as one of the primary contexts of visibility for both internal and social conflicts. In addition to the familiar and intense tension between the natural and the human-made or the rural and the urban spaces, concepts like memory, historicization and power relations make a strong appearance in the debates surrounding the definition of space, particularly thanks to the involvement of the dimension of time.
During this process, the space also pulls the human subject into its own dissolution, threatening his integrity through his own mental complexities and thus becomes a grenade standing in the very midst of “speculations”. By focusing on the space’s speculative character, the exhibition illustrates the various individual and social aspects of the dialectic emerging around it. (from the press release)
Sanatçı ve Yapıtlarla İlgili Bilgiler / About the Artists and Their Works
Burcu Aksoy
1970’te İstanbul’da doğan Aksoy, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü’nden 1994’te mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Sanatçının bilinç ve bilinçaltına bağlı çeşitli ruh, akıl ve zihin durumlarının oluşturduğu algılara göre görüntüler üretme isteğinden doğan yapıtları, bu düşüncelerin fiziksel, zihinsel ve dijital ortamda iki ve üç boyutlu ifadeleri olarak belirir. Nesneler ve mekanlar, bilinen kimliklerini kaybederek yeni yapı ve biçimlere dönüşür. Mimari ve psikanalizin olanaklarını bir arada kullanan Aksoy, ürettiği her seriyi bir psikanaliz terimiyle, serideki işlerin her birini de yanıltıcı birer zaman dilimiyle adlandırır.
Born in 1970 in İstanbul, Aksoy graduated from Mimar Sinan University Faculty of Architecture, Department of Interior Design in 1994. She lives and works in İstanbul. Her works born out of a desire to produce images based on perceptions of various conscious and subconscious spiritual, intellectual and mental states, emerge as the two and three-dimensional expressions of these thought processes. Objects and places losing their familiar identities transform into new structures and forms. Aksoy who combines the possibilities offered by architecture and psychoanalysis names each series with a psychoanalytic term and each work in the series with a misleading time zone.
Can Aytekin
1970 İstanbul doğumlu sanatçı, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü'nde tamamladı ve aynı kurumdaki akademisyenlik görevini sürdürüyor. Sanatsal pratiğinde yazı, resim ve mimari arasındaki ilişkilere ver mimari arketiplerin farklı dönem ve kültürlerde tekrar eden özelliklerine odaklanan sanatçı, tuvallerinde görme süreçlerinin zihinsel boyutlarını araştırır ve resimdeki boşluk kavramını da bu çerçevede ele alır. Sergide yer alan yapıt, Tapınak ve Kaya Resimleri serilerinin ardından gelen ve 25 tuvalden oluşan Bahçe Serisi’ndendir. Bu süreçte Aytekin, Tadao Ando mimarisinden Monet'nin Giverny bahçelerine uzanan birçok farklı konudan etkilenmiştir.
Born in 1970 in İstanbul, the artist received his BFA, MFA and Artistic Ph.D. degrees from Mimar Sinan University Department of Painting where he continues to work as an academician. In his artistic practice with a focus on the relationship between text, painting and architecture as well as the repetitive nature of architectural archetypes in different periods and cultures, he uses the canvas to explore the mental dimensions of the process of seeing, and approaches the idea of void from the same viewpoint. The work in the exhibition is from the Garden Paintings series that follows other two series named Temple and Rock, and composed of 25 paintings. In this process, Aytekin was inspired from a variety of areas ranging from Tadao Ando’s architecture to Monet’s Giverny gardens.
Çağla Sel
1994’te İstanbul’da doğan Sel, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden 2017’de mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Otoportre serisinde gerçekte olmak istediği yerde olamayan ve bunun sonucunda içe kapanan kendiliğini betimleyen sanatçı, izleyiciye sırtını dönen imgesini gerçeküstü mekânların içine gizleyerek görülme arzusuna karşı bir duruş sergiler. Geleneksel zaman algısını dışlayan, yaşanacak bir olayın hemen öncesi ya da yaşanmış bir olayın hemen sonrası hissi veren bu mekânların atmosferini ise, Sel’in mekânı kurgularken kullandığı belli başlı nesneler tanımlar.
Born in 1994 in İstanbul, Sel graduated from Marmara University Faculty of Fine Arts, Department of Painting in 2017. She lives and works in İstanbul. In her self-portraits, she depicts herself as someone who cannot be where she really wants to be and that consequently retires into her own shell. Turning her back to the viewers and hiding in the midst of surreal spaces, her attitude is in opposition with their voyeuristic desires. The atmospheres of these spaces that exclude the traditional perception of time and where something is seemingly about to happen or has just happened, are set thanks to Sel’s placement of some key objects into the compositions.
Monika Bulanda
1983’te Krakov, Polonya’da doğan Bulanda, resim eğitimini 1993-2000 yılları arasında Maria Kaminska Atölyesi’nde aldı. Varşova Üniversitesi Kültür Çalışmaları ve Katowice Müzik Üniversitesi Caz Müziği bölümlerinden mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Metropollere özel bir ilgi duyan Bulanda, soyut mekânlarında lineer prespektife dayalı görme rejimini güncel politik yapılara yönelik eleştirel bir araç olarak kullanır. Çalışmalarında teknolojik gelişmelerin olanaklı kıldığı gökdelenlerin görkemini, sonsuz dijital veri akışını ve bizi hem fiziksel, hem zihinsel olarak çevreleyen simülasyonun tehlikeli cazibesini bir arada duyumsarız.
Born in 1983 in Krakow, Poland, Bulanda studied painting in 1993-2000 at Maria Kaminska Workshop. She graduated from the Warsaw University Department of Cultural Studies and Katowice Music Academy Department of Jazz. She lives and works in İstanbul. With her particular interest in the metropolis, Bulanda’s abstract spaces use linear perspective’s viewing regime as an instrument to criticize contemporary political structures. In her works, we sense the skyscrapers’ splendor rendered possible by technological developments, the endless flow of digital data and the dangerous appeal of the simulation physically and mentally surrounding us, all at the same time.
Murat Germen
1965 Ankara doğumlu Germen, İTÜ Kent Plancılığı Lisans bölümünden mezun oldu ve Mimarlık Yüksek Lisans derecesini Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) aldı. İstanbul ve Londra’da yaşıyor ve çalışıyor. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Fotoğraf, Sanat ve Yeni Medya dersleri veriyor. Fotoğrafı bir ifade/araştırma aracı olarak kullanan Germen, aşırı kentleşme ve mutenalaştırma, katılımcı vatandaşlık, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği ve iklim değişikliği gibi konulara odaklanır. Sergideki işlerinin temel meselesi, kentin güç ve rant odaklarınca paylaşılamayan mekânları ve bu mekânlar çevresinde üretilen spekülasyonlarla sürekli parçalanıp yeniden kurgulanan sosyokültürel belleği ve kimliğidir.
Born in 1965 in Ankara, Germen graduated from İstanbul Technical University Department of City Planning and received his Master’s degree in Architecture from Massachusetts Institute of Technology (MIT). He lives and works in İstanbul and London, and he currently teaches Photography, Art and New Media at Sabancı University Faculty of Arts and Social Sciences. An artist using photography as an instrument of expression/research, Germen’s main subjects of interest include extreme urbanization and gentrification, participatory citizenship, sustainability of local cultures and climate change. His works in the exhibition focus on some key urban spaces that power holders and profit makers struggle to control, and the city’s sociocultural memory and identity constantly being deconstructed and reconstructed through speculations generated around them.
Seher Uysal
1983’te İstanbul’da doğan Uysal, 2014’te Kocaeli Üniversitesi’nden Sanatta Yeterlilik derecesiyle mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Sanatsal pratiğini gündelik hayata ilişkin sıradan olaylar şekillendirir ve çalışmaları mekânsal, tarihsel veya kültürel koşullar üzerine sanatsal araştırmaya dayalı düşüncelerden oluşur. Sanatçının, başlangıç noktasını 1954 kışında Boğaz’ın donduğuna ve insanların üzerinden yürüyerek geçebildiğine dair söylenceden alan video projesi, mekânın biçimlenmesinde ve ona dair sosyal belleğin oluşmasında tarih ve isimlendirmenin yanı sıra şehir efsaneleri ve yanlış anlaşılmaların rolünü araştırır.
Born in 1983 in İstanbul, Uysal received her Artistic Ph.D. degree from Kocaeli University in 2014. She lives and works in İstanbul. Her practice is based on the simple events of daily life and the ideas in her oeuvre originate from research on spatial, historical and cultural conditions. Her video project explores an anecdote about the Bosphorus being frozen and people crossing it on foot during the winter of 1954, and investigates the role of urban legends and misunderstandings in addition to history and naming in the formation of space and its social memory.
Seydi Murat Koç
1981 Akşehir doğumlu sanatçı, Marmara Üniversitesi Resim Ana Sanat dalından 2002’de, Yüksek Lisans bölümünden 2006’de mezun oldu. Şu anda Doğuş Üniversitesi’nde öğretim görevliliğini sürdürüyor. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Teğet Serisi’nde Koç, sembolleşmiş kentsel mekânlardan Atatürk Kültür Merkezi’nin uğradığı yıkım/geçtiği dönüşümle ilgilenir ve “teğet geçen ekonomik kriz” söylemindeki ironiyi, 11 Eylül’deki uçak saldırılarıyla birleştirerek bir nevi “belleğe yönelen terör” sahnesi kurgular. Mitolojik kahramanları dahil ettiği Yerden Yüksek Serisi’ndeyse güncel kentsel silhüetlerin yarattığı estetik karmaşa ve bu yeni ideolojik mekânların gerek kentin dokusunda, gerek toplumsal belleğimizdeki temelsizliğiyle alay eder.
Born in 1981 in Akşehir, the artist received his BFA and MFA degrees from Marmara University Department of Painting in 2002 and 2006 respectively. He currently works as an instructor at Doğuş University, and lives and works in İstanbul. In his Tangent series, Koç is interested in the destruction/transformation of the Atatürk Cultural Center as an iconic urban space, where he combines the irony of the famous quote “the tangent economic crisis” with the plane attacks of 9/11, building a scene on “terrorism against memory”. In his Above the Ground Series featuring mythological characters, on the other hand, he mocks the aesthetic chaos generated by contemporary urban silhouettes and their lack of basis both in the urban texture and in society’s memory.
Burcu Aksoy
1970’te İstanbul’da doğan Aksoy, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü’nden 1994’te mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Sanatçının bilinç ve bilinçaltına bağlı çeşitli ruh, akıl ve zihin durumlarının oluşturduğu algılara göre görüntüler üretme isteğinden doğan yapıtları, bu düşüncelerin fiziksel, zihinsel ve dijital ortamda iki ve üç boyutlu ifadeleri olarak belirir. Nesneler ve mekanlar, bilinen kimliklerini kaybederek yeni yapı ve biçimlere dönüşür. Mimari ve psikanalizin olanaklarını bir arada kullanan Aksoy, ürettiği her seriyi bir psikanaliz terimiyle, serideki işlerin her birini de yanıltıcı birer zaman dilimiyle adlandırır.
Born in 1970 in İstanbul, Aksoy graduated from Mimar Sinan University Faculty of Architecture, Department of Interior Design in 1994. She lives and works in İstanbul. Her works born out of a desire to produce images based on perceptions of various conscious and subconscious spiritual, intellectual and mental states, emerge as the two and three-dimensional expressions of these thought processes. Objects and places losing their familiar identities transform into new structures and forms. Aksoy who combines the possibilities offered by architecture and psychoanalysis names each series with a psychoanalytic term and each work in the series with a misleading time zone.
Can Aytekin
1970 İstanbul doğumlu sanatçı, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü'nde tamamladı ve aynı kurumdaki akademisyenlik görevini sürdürüyor. Sanatsal pratiğinde yazı, resim ve mimari arasındaki ilişkilere ver mimari arketiplerin farklı dönem ve kültürlerde tekrar eden özelliklerine odaklanan sanatçı, tuvallerinde görme süreçlerinin zihinsel boyutlarını araştırır ve resimdeki boşluk kavramını da bu çerçevede ele alır. Sergide yer alan yapıt, Tapınak ve Kaya Resimleri serilerinin ardından gelen ve 25 tuvalden oluşan Bahçe Serisi’ndendir. Bu süreçte Aytekin, Tadao Ando mimarisinden Monet'nin Giverny bahçelerine uzanan birçok farklı konudan etkilenmiştir.
Born in 1970 in İstanbul, the artist received his BFA, MFA and Artistic Ph.D. degrees from Mimar Sinan University Department of Painting where he continues to work as an academician. In his artistic practice with a focus on the relationship between text, painting and architecture as well as the repetitive nature of architectural archetypes in different periods and cultures, he uses the canvas to explore the mental dimensions of the process of seeing, and approaches the idea of void from the same viewpoint. The work in the exhibition is from the Garden Paintings series that follows other two series named Temple and Rock, and composed of 25 paintings. In this process, Aytekin was inspired from a variety of areas ranging from Tadao Ando’s architecture to Monet’s Giverny gardens.
Çağla Sel
1994’te İstanbul’da doğan Sel, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden 2017’de mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Otoportre serisinde gerçekte olmak istediği yerde olamayan ve bunun sonucunda içe kapanan kendiliğini betimleyen sanatçı, izleyiciye sırtını dönen imgesini gerçeküstü mekânların içine gizleyerek görülme arzusuna karşı bir duruş sergiler. Geleneksel zaman algısını dışlayan, yaşanacak bir olayın hemen öncesi ya da yaşanmış bir olayın hemen sonrası hissi veren bu mekânların atmosferini ise, Sel’in mekânı kurgularken kullandığı belli başlı nesneler tanımlar.
Born in 1994 in İstanbul, Sel graduated from Marmara University Faculty of Fine Arts, Department of Painting in 2017. She lives and works in İstanbul. In her self-portraits, she depicts herself as someone who cannot be where she really wants to be and that consequently retires into her own shell. Turning her back to the viewers and hiding in the midst of surreal spaces, her attitude is in opposition with their voyeuristic desires. The atmospheres of these spaces that exclude the traditional perception of time and where something is seemingly about to happen or has just happened, are set thanks to Sel’s placement of some key objects into the compositions.
Monika Bulanda
1983’te Krakov, Polonya’da doğan Bulanda, resim eğitimini 1993-2000 yılları arasında Maria Kaminska Atölyesi’nde aldı. Varşova Üniversitesi Kültür Çalışmaları ve Katowice Müzik Üniversitesi Caz Müziği bölümlerinden mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Metropollere özel bir ilgi duyan Bulanda, soyut mekânlarında lineer prespektife dayalı görme rejimini güncel politik yapılara yönelik eleştirel bir araç olarak kullanır. Çalışmalarında teknolojik gelişmelerin olanaklı kıldığı gökdelenlerin görkemini, sonsuz dijital veri akışını ve bizi hem fiziksel, hem zihinsel olarak çevreleyen simülasyonun tehlikeli cazibesini bir arada duyumsarız.
Born in 1983 in Krakow, Poland, Bulanda studied painting in 1993-2000 at Maria Kaminska Workshop. She graduated from the Warsaw University Department of Cultural Studies and Katowice Music Academy Department of Jazz. She lives and works in İstanbul. With her particular interest in the metropolis, Bulanda’s abstract spaces use linear perspective’s viewing regime as an instrument to criticize contemporary political structures. In her works, we sense the skyscrapers’ splendor rendered possible by technological developments, the endless flow of digital data and the dangerous appeal of the simulation physically and mentally surrounding us, all at the same time.
Murat Germen
1965 Ankara doğumlu Germen, İTÜ Kent Plancılığı Lisans bölümünden mezun oldu ve Mimarlık Yüksek Lisans derecesini Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) aldı. İstanbul ve Londra’da yaşıyor ve çalışıyor. Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Fotoğraf, Sanat ve Yeni Medya dersleri veriyor. Fotoğrafı bir ifade/araştırma aracı olarak kullanan Germen, aşırı kentleşme ve mutenalaştırma, katılımcı vatandaşlık, yerel kültürlerin sürdürülebilirliği ve iklim değişikliği gibi konulara odaklanır. Sergideki işlerinin temel meselesi, kentin güç ve rant odaklarınca paylaşılamayan mekânları ve bu mekânlar çevresinde üretilen spekülasyonlarla sürekli parçalanıp yeniden kurgulanan sosyokültürel belleği ve kimliğidir.
Born in 1965 in Ankara, Germen graduated from İstanbul Technical University Department of City Planning and received his Master’s degree in Architecture from Massachusetts Institute of Technology (MIT). He lives and works in İstanbul and London, and he currently teaches Photography, Art and New Media at Sabancı University Faculty of Arts and Social Sciences. An artist using photography as an instrument of expression/research, Germen’s main subjects of interest include extreme urbanization and gentrification, participatory citizenship, sustainability of local cultures and climate change. His works in the exhibition focus on some key urban spaces that power holders and profit makers struggle to control, and the city’s sociocultural memory and identity constantly being deconstructed and reconstructed through speculations generated around them.
Seher Uysal
1983’te İstanbul’da doğan Uysal, 2014’te Kocaeli Üniversitesi’nden Sanatta Yeterlilik derecesiyle mezun oldu. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Sanatsal pratiğini gündelik hayata ilişkin sıradan olaylar şekillendirir ve çalışmaları mekânsal, tarihsel veya kültürel koşullar üzerine sanatsal araştırmaya dayalı düşüncelerden oluşur. Sanatçının, başlangıç noktasını 1954 kışında Boğaz’ın donduğuna ve insanların üzerinden yürüyerek geçebildiğine dair söylenceden alan video projesi, mekânın biçimlenmesinde ve ona dair sosyal belleğin oluşmasında tarih ve isimlendirmenin yanı sıra şehir efsaneleri ve yanlış anlaşılmaların rolünü araştırır.
Born in 1983 in İstanbul, Uysal received her Artistic Ph.D. degree from Kocaeli University in 2014. She lives and works in İstanbul. Her practice is based on the simple events of daily life and the ideas in her oeuvre originate from research on spatial, historical and cultural conditions. Her video project explores an anecdote about the Bosphorus being frozen and people crossing it on foot during the winter of 1954, and investigates the role of urban legends and misunderstandings in addition to history and naming in the formation of space and its social memory.
Seydi Murat Koç
1981 Akşehir doğumlu sanatçı, Marmara Üniversitesi Resim Ana Sanat dalından 2002’de, Yüksek Lisans bölümünden 2006’de mezun oldu. Şu anda Doğuş Üniversitesi’nde öğretim görevliliğini sürdürüyor. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Teğet Serisi’nde Koç, sembolleşmiş kentsel mekânlardan Atatürk Kültür Merkezi’nin uğradığı yıkım/geçtiği dönüşümle ilgilenir ve “teğet geçen ekonomik kriz” söylemindeki ironiyi, 11 Eylül’deki uçak saldırılarıyla birleştirerek bir nevi “belleğe yönelen terör” sahnesi kurgular. Mitolojik kahramanları dahil ettiği Yerden Yüksek Serisi’ndeyse güncel kentsel silhüetlerin yarattığı estetik karmaşa ve bu yeni ideolojik mekânların gerek kentin dokusunda, gerek toplumsal belleğimizdeki temelsizliğiyle alay eder.
Born in 1981 in Akşehir, the artist received his BFA and MFA degrees from Marmara University Department of Painting in 2002 and 2006 respectively. He currently works as an instructor at Doğuş University, and lives and works in İstanbul. In his Tangent series, Koç is interested in the destruction/transformation of the Atatürk Cultural Center as an iconic urban space, where he combines the irony of the famous quote “the tangent economic crisis” with the plane attacks of 9/11, building a scene on “terrorism against memory”. In his Above the Ground Series featuring mythological characters, on the other hand, he mocks the aesthetic chaos generated by contemporary urban silhouettes and their lack of basis both in the urban texture and in society’s memory.